10 Temmuz 2013 Çarşamba - Sözde Kürdistan Projesi 2. Bölüm Eklendi |||||||||| 10 Temmuz 2013 Çarşamba - Sözde Kürdistan Projesi 1. Bölü Eklendim |||||||||| "Büyük Ortadoğu Projesi Nedir?" Sayfası Çok Yakında Eklenecektir.
  • Büyük Ortadoğu Projesi

    Amerika'nın İslam Dünyası'nı İşgal Planı Olan Büyük Ortadoğu Projesi'ni Her Ayrıntısıyla Sizlere Açıklamaya Özen Gösteriyoruz! En Son Eklenen Konular İçin Slaytı İlerletin.

  • Büyük Ortadoğu Projesi Nedir?

    Büyük Ortadoğu Projesi, ABD'nin bazı oyunlar ve sözler altında, petrol bakımından zengin olan Ortadoğu'yu işgal etme planıdır.

  • Sözde Kürdistan Projesi - 2.Bölüm

    ABD'nin Sözde Kürdistan Projesi - 2.Bölüm (1990 - 2010 Arası Eylemler) Yazımıza devam ediyoruz. ABD'nin, Kürdistan'ı kurma planı tam gaz devam ederken,...

  • Sözde Kürdistan Projesi - 1.Bölüm

    Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olan, Kürtlerin; Türkiye, Suriye ve İran'dan ayrılıp Irak ile birleştirilmesi hedeflenen projedir.

ABD'nin Sözde Kürdistan Projesi - 2.Bölüm







ABD'nin Sözde Kürdistan Projesi - 2.Bölüm

(1990 - 2010 Arası Eylemler)

Yazımıza devam ediyoruz. ABD'nin, Kürdistan'ı kurma planı tam gaz devam ederken, 1990'lı yıllara gelindiğinde beklenmedik bir şey oldu. Daha doğrusu Amerika'nın beklemediği şeyler. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Eşref Bitlis, Osman Pamukoğlu gibi paşalar, Uğur Mumcu, Aziz Nesin gibi aydınlar meydana çıkmaya ve ülkede söz sahibi olmaya başladılar. Ülkemizdeki Amerikan baskısını ortadan kaldırmak amacıyla özellikle askeri ve toplumsal alanda aydınlar halkı bilinçlendirip, paşalar ise PKK'ya karşı operasyonlar düzenleyerek ülkeyi aydınlığa kavuşturmaya çalıştılar. Her gün PKK'ya ve cehalete bir darve vuruluyordu. Her yerde konuşmalar yapılarak halk bilinçlendirilmeye çalışılıyordu. Ama bu elbette birilerini rahatsız ediyordu...

Ülkede bilinçlenme ve Amerikancıların tasfiyesi başlayınca kontrgeriila, JİTEM, CIA gibi örgütler, bu hareketlenmeyi durdurmak amacıyla bir dizi eylem gerçekleştirmeye başladılar. Madımak Olayı, Susurluk Faciası, Gazi Mahallesi olayları bunun bir kaç örneğidir. Ama bunlar aydınlanmayı ve PKK'ya karşı yapılan operasyonları durdurmaya yetmedi. Böyle olunca Gladyö, suikastlere başladı. 7 Şubat 1993'te "İncirlikten kalkan ABD uçakları PKK'ya yardım dağıtıyor" diyen Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, 10 gün sonra yani 17 Şubat 1993'de uçağına sabotaj yapılarak öldürüldü. Eşref Bitlis, Kuzey Irak'a yapılan operasyonları yürütüyordu. Yine Bitlis'in ekibinden Mardin Jandarma Alay Komutanı Rıdvan Özden, 1994'te PKK ve JİTEM arasındaki uyuşturucu ticaretini ortaya çıkarmıştır.  Bu yüzden o da öldürülmüştür. İlk başta resmi aracına pusu kurulmuştur fakat bundan kurtulmayı başarmıştır. Fakat 1995'te PKK ile girdiği çatışmada vurularak öldürüldü denilse de otopsi yapılmadan toprağa verilmiştir. Yine Bitlis'in ekibinden bir kaç kişi kuşkulu bir şekilde öldürüldü. Uğu Mumcu'ya evinin önünde suikast düzenlendi. Madımak'da aydınlarımız yakıldı. Amerika'ya gitmeyen tek Genelkurmay başkanımız olan Hüseyin Kıvrıkoğlu'na Kıbrıs'da tatbikat sırasında suikast düzenlendi ama başarılı olmadı. Ardından yine 1'er yıl arayla Bülent Ecevit'e suikastler düzenlendi ama bunlar da başarılı olmadı. İşte tüm bu olaylar olurken günümüz başbakanı Recep Tayyip Erdoğan şu sözleri söylüyor.

"Başa geldiğimizde orduyu tasfiye edeceğiz."

Ve sonrası... Gazeteci-yazar Emcet Olcaytu'nun şu sözlerine kulak verelim.

"O dönem Amerika'da CIA şapkayı öne koydu. Biz şimdi ne yapabiliriz dediler. Türk ordusu hizadan çıktı, kontrolden çıktı, bunlara karşı ne yapabiliriz? Bir sürü şey düşündüler. İşte Ergenekon fikri buradan doğdu."


Bundan sonra CIA tarafından MİT'e Ergenekon şeması hazırlatıldı. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun örgüt başı olarak gösterildiği bu şemada, Eşref Bitlis başta olmak üzere zamanında Amerikan çıkarlarını zedeleyen bütün herkesin ismi yazıldı. Askerler, yazarlar, gazeteciler, sanatçılar, siyasetçiler ve medya kuruluşları.

Ve 2002 yılı... Bülent Ecevit'in başta olduğu ve Kıvrıkoğlu'nun Genelkurmay olduğu hükümetin gitmesi gerekiyordu. Çünkü Amerikan planları epey gecikmişti. ABD tarafından o yıl bir ekonomik kriz baş gösterildi ve DSP 2'ye bölündü. Kıvrıkoğlu tasifye edildi ve zorunlu bir erken seçime gidildi. Turuncu Darbe dediğimiz olayla AKP iktidara getirildi. Bitti denilen terör yeniden başlıyor ve sıra vatanseverleri susturmaya geliyor. Ergenekon ve Balyoz gibi sahte davalar, Ankara Zir Vadisi'ndeki cephaneler gibi emniyet eliyle sahte kanıtlar oluşturuluyor. Tuncay Güney gibi hayatı yalandan ibaret kişilerin ifadeleri alınıyor ve o adam şu sözleri söylüyor:

"Zaten TSK demek Ergenekon demek"

Ve 2005 yılında bir inşaat başlatılıyor. Tüm bu insanların aynı yerde tutlacağı yerin inşaatı. Silivri Cezaevi. 2008 yılında tamamlanan bu cezaevine, ne kadar vatansever varsa kapatılıyor ve hükümet bu insanlardan o kadar korkuyor ki, 2592 kamera ile izleniyor, mahkemesi cezaevinin içinde, Avrupa'nın en büyük, türkiye'nin ise en teknolojik cezaevi. Savcılar ve hatta cezaevi müdürü bile X-Ray cihazından geçmeden giremiyor.  Ulaşımı zor olsun diye yapıldığı yer kırsal bir yer ve dağın başından farkı yok.  İşte ABD'nin Türkiye'yi parçalama ve Kürdistan planı buraya kadar çok mükemmel gidiyor. Daha fazla bilgi ilerleyen zamanlarda sizlerle olacak. Okuduğunuz için teşekkür ediyorum.

ABD'nin Sözde Kürdistan Projesi - 1.Bölüm




Nedir Bu Sözde Kürdistan?
Amerika Birleşik Devletleri'nin, Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olan, Kürtlerin; Türkiye, Suriye ve İran'dan ayrılıp Irak ile birleştirilmesi hedeflediği bir projedir. Aslında sonsuza kadar kurulamayacak bir projenin "hayalidir" sadece.

Sözde Kürdistan İçin Bugüne Kadar Yapılan Eylemler
Şimdi gelelim, ABD'nin ve bazı büyük devletlerin, bu sözde Kürdistan için yaptıkları bazı eylemlere. ..

ABD'nin Sözde Kürdistan Projesi - 1.Bölüm

(1952 - 1990 Arası Eylemler)

ABD'nin, BOP için yaptığı ilk atılım, Rusya ve Çin gibi büyük Sosyalist ülkelerin, projeye engel olmaması için NATO'nun yani Batı İttifakı'nın kurulmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, bu ittifaka 1952 yılında katılmıştır. Diyeceksiniz ki, Türkiye'nin bu dev ittifaka katılmasının ne kötülüğü olabilir? Hemen açıklayalım. 

NATO'nun ön şartlarından bir tanesi, Komünizm'in yayılmasını engellemek için Gladyo'nun (Türkiye'deki Adıyla Kontrgerilla'dır) örgütlenmesidir. (Gladyo Nedir?) Bu aslında bir örtüdür. Asıl amaç, NATO üyelerinin kontrol dışına çıkmasını önlemektir. Gladyo'nun adı her ülkede farklıdır. Gladyo, İtalya'daki gizli örgütlenme için kullanılmaktadır. Yunanistan'da B-8, Belçika'da SDRA-6, Almanya'da Gehlen Örgütü, Fransa'da Rüzgar Gülü, Türkiye'de ise Kontrgerilla'dır. Bu örgütün her ülkede amacı olduğu gibi Türkiye'de de bir amacı vardır ve bu amaç, Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir kademesi olan Büyük Kürdistan'ın kurulmasıdır. Gladyo, Türkiye'de faaliyete başladığı andan itibaren bu amaç doğrultusunda eylemlere başlamıştır ve Türkiye'de Gladyo'ya bağlı, Özel Harp Dairesi ve JİTEM gibi bir çok gizli örgüt kurulmuştur. Fakat bu daha sonraki yıllarda olmuştur.

Gladyo'nun Türkiye'deki en büyük eylemi, 12 Eylül Darbesi'nin zeminini hazırlamak olmuştur. Çünkü; bir şey gerçekleştirecekleri zaman, Türkiye'de devamlı karışıklık çıkarmışlardır. Nitekim, 12 Eylül öncesi, 1978 yılında, Gladyo tarafından PKK (Kürdistan İşçi Partisi) kuruldu ve Ermeni Terör Örgütü ASALA ile birleştirildi. 12 Eylül'ün Gladyo işi olduğunu ise Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu'nun şu sözlerinden anlayabiliyoruz.

"12 Eylül öncesi 822.000 silah ele geçirilmiştir ve bu silahların 10/9'u NATO kaynaklı silahlardır."

 Yine bununla ilgili  dönemin CIA Türkiye Masası İstasyon Şefi Paul Henze şu sözleri aktarıyor.

"Ertesi gün Washington'a bir rahatlama haberi geldi. Ulusal Güvenlik Konseyi'nden bir memurun beni aradığını hatırlıyorum. "Ankara'daki çocuklar başardı" gibi bişey söyledi." 

Kendini Atatürkçü olarak tanıtan, darbe yasasını hazırlayan ve muhafazakar kesime karşı savaş veriyormuş gibi gözüküp, Atatürkçülüğün değer kaybetmesine ve din düşmanyımış gibi gözükmesine sebep olan Kenan Evren ise 12 Eylül sonrası 2000'in üzerinde Atatürkçü subayı ordudan tasfiye etti ve NATO'nun emrettiği gibi binlerce devrimciyi cezaevlerine kapattı. Yine İslam'ın hurafelerle dolmasına sebep olan Ilımlı İslam fikri, bu dönemde ortaya atıldı.

Gladyo daha sonralarda, kendinise yardım etmesi amacıyla en büyük yan kolu olan Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele yani JİTEM'i kurdu. Jandarma'ya bağlı gibi gözüken bu istihbarat ordusu, aslında tamamen, ileride yapılacak katliamları Türk askerinin üzerine yıkarak, halkın TSK'ya olan güvenini sarsmak için kurulmuştur. Zaten JİTEM,  İçişleri Bakanlığı'nın onayı olmadan ve Genelkurmay Başkanlığı'ndan görüş alınmadan Jandarma Genel Komutanlığı'nın kendi inisiyatifiyle kurulan ve sözde terörle mücadele kapsamında faaliyet yürüten bir oluşumdur. Zaten varlığı çok uzun bir süre devlet kurumları tarafından da onaylanmadı. JİTEM'in yaptığı katliamlar faili meçhuldur ve tamamı Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yapılmıştır. Bunun o bölgede yapılmasının elbet bir sebebi var. Bölgedeki Kürt'leri, Türk Hükümeti'ne karşı cephe aldırarak, PKK'ya katılımı arttırmaktır. O dönemde, 10 yıl içinde JİTEM tarafından yaklaşık 15.000 faili meçhul cinayet işlendi. Köyler yakıldı, insanlar fişlendi ve öldürüldü. Bunların hepsi jandarmanın işiymiş gibi göründü ve amacı Kürt'leri PKK'ya yöneltmekti. Nitekim işe de yaradı. 90'lı yılların başında PKK'nın 30.000'den fazla militana sahip olduğu biliniyor. 

2.Bölüm İçin Tıklayın